1-Hz. Peygamber’in Cerir’i Kelime-i Şehâdete, İman ve Farzlara Davet Etmesi

– Cerir b. Abdullah şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber bana ‘Ey Cerir! Buraya niçin geldin?’ dedi. Ben, ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Elinde müslüman olmak için geldim’ dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber sırtıma bir aba attı ve sonra ashabına dönerek ‘Bir kavmin kerimi, önderi, başı size gelirse ona ikramda bulununuz’ dedi. Sonra da ‘Ey Cerir! Seni Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şahitlik etmeye davet ediyorum. Allah’a ve son güne, kaderin hayır ve şerrine iman etmeye davet ediyorum. Farz namazı kılıp farz zekâtı vermeye davet ediyorum’ buyurdu. Ben de bunları yaptım. Bu olaydan sonra Hz. Peygamber beni her gördükçe tebessüm ederdi.(1)

2-Hz. Peygamber’in Muaz b. Cebel’e Yemenlileri Farzlara Nasıl Davet Etmesi Gerektiğini Öğretmesi

– Hz. Peygamber, Yemen’e gönderdiği Muaz b. Cebel’e şunları söyledi: “Sen ehl-i kitab olan bir millete gidiyorsun. Oraya vardığında onları önce ‘Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in de O’nun elçisi olduğuna’ davet et. Eğer bu hususta sana itaat ederlerse onlara Allah’ın her gün ve gecede beş vakit namazı farz kıldığını söyle. Eğer bu hususta da sana uyarlarsa onlara zekatın da farz kılındığını haber ver ki bu zenginlerinden alınıp fakirlerine verilir. Bu hususta sana itaat edecek olurlarsa sakın onların mallarının en güzellerini zekât olarak alma. Mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur”.(2)

3-Hz. Peygamber’in Havşeb zî-Zuleym’i İslâm’ın Farzlarına Davet Etmesi

– Havşeb zî-Zuleym şöyle anlatıyor: Allah Teâlâ Hz. Muhammed’i peygamber olarak gönderdikten sonra Abd-u şer ile birlikte halktan kırk süvariyi Peygamber’e gönderdim. Onlar benim bir mektubumu Medine’ye götürüp Peygamber’e verdiler.

Hz. Abd-u şer ‘Hanginiz Muhammed’dir?’ diye sordu. Sahabeler Hz. Peygamber’i göstererek “İşte bu zattır” dediler. Abd-u şer Hz. Peygamber’e ‘Bize ne getirdin? Eğer getirdiğin haksa sana tâbi olacağız’ dedi. Hz. Peygamber ‘Namazı kılınız, zekâtı veriniz. Kan akıtmayınız; iyiliği emredip kötülüklerden sakındırınız’ buyurdu. Bunun üzerine Abd-u şer ‘Bunlar gerçekten güzel şeylerdir. O halde elini uzat da sana biat edeyim!’ dedi. Hz. Peygamber onun ismini sordu. O da Abd-u şer olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Hayır! Sen Abd-u hayr’sın!’ dedi. Hz. Peygamber, mektubuma bir cevap yazarak kendisine biat eden Abd-u hayr ile bana gönderdi. Ben de iman ettim.(3)

4-Hz. Peygamber’in Abd-u Kays Heyetini İslâm’ın Farzlarına Davet Etmesi

Hz. Peygamber, kendisine gelen Abd-u Kays heyetine ‘Utanıp pişman olmayasınız!’ dedi. Onlar ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bizimle senin aranda Mudar’dan dolayı bazı güçlükler vardır. Biz sana ancak haram ayda gelebiliriz. Emir’den (İslâm’dan) bize kavmi ona davet edebileceğimiz ve kendisiyle amel ettiğimizde cennete gireceğimiz güzel birşeyler söyle’ dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ‘Size dört şeyi emrediyor, dört şeyi de yasaklıyorum: Size Allah’a inanıp O’ndan başka ilah olmadığına şahitlik etmenizi, namazı kılmanızı, zekatı vermenizi, Ramazan’da oruç tutmanızı ve bir de ganimetlerin beşte birini vermenizi emrediyorum. Dübbâ, nakîr, hantem ve müzeffet denilen kaplarda içki yapmaktan da sizi menediyorum.(4)

5-Alkame’nin, İmanın Hakikatı, İman ve Farzlara Davet Konusundaki Hadisi

Alkame b. el-Hâris şöyle anlatıyor: Kavmimden altı kişi ile birlikte Hz. Peygamber’e gittik. Selamdan sonra onunla konuştuk. Konuşmamız hoşuna gitti ve ‘Siz nesiniz?’ dedi. Biz de cevap olarak mü’minler olduğumuzu söyledik. O zaman ‘Her kavlin bir hakikati vardır. Sizin imanınızın hakikati nedir?’ diye sordu. Şöyle cevap verdik: ‘Bunlar onbeş haslettir. Beş hasletini sen bize emrettin; beşini de senin elçilerin. Son beş haslet ise tâ câhiliyetten beri bizim ahlakımız olup hâlâ da onları bırakmış değiliz. Ancak bunları yasaklarsanız onlardan da vazgeçeriz’. Hz. Peygamber ‘Benim size emrettiğim beş haslet nedir?’ diye sordu.

Şöyle dedik: ‘Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kaderin hayır ve şerrine iman etmemizi emrettin’. ‘Elçilerimin size emrettiği beş şey nedir?’ diye sordu. Buna şu cevabı verdik: ‘Elçilerin bize Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun tek ve ortaksız, seninse O’nun kulu ve Rasûlü olduğuna iman etmemizi, farz namazı kılmamızı, farz olan zekâtı vermemizi, Ramazan ayında oruç tutup gücümüz yetiyorsa hacca gitmemizi emrettiler’. Hz. Peygamber ‘Câhiliyette edindiğiniz hasletler nelerdir?’ diye sordu. Cevab olarak dedik ki: ‘Zenginlik halinde Allah’a şükretmek, bela anında sabr, harp sahalarında doğruluk ve kazanın acısına rıza göstermek, düşmanlarımızın başına bir musibet geldiğinde ona sevinmemektir’.

Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Fakihtirler, ediptirler. Nerdeyse peygamber olacaklar. Ne şerefli hasletler varmış sizde’ dedikten sonra bizlere gülümseyerek şöyle buyurdu: ‘Size beş haslet vasiyet ediyorum ki Allah o hasletlerle sizin için hayır hasletlerini kemale erdirsin: Yiyemeyeceğiniz şeyleri toplamayınız; içlerinde oturamayacağınız binalar yapmayınız. Yarın bırakıp gideceğiniz şeylerde başkalarıyla çekişmeyiniz; O’na kavuşup huzurunda toplanacağınız Allah’tan korkunuz. Varacağınız ve orada ebedî kalacağınız yer için hazırlıkta bulununuz’.(5)

– Daha önce el-Adeviyye’nin, dedesinden naklettiği bir hadiste “Ne söylüyorsun?” sorusuna cevap olarak Hz. Peygamber şunları söylemiştir: ‘Allah’tan başka ilah olmadığına, benim, Allah’ın Rasûlü olduğuma şehadet edip bana gelecek Kur’an’a iman edeceksiniz. Lat ve Uzza’yı bırakacak, onları inkâr edeceksiniz. Namazı kılacak, zekâtı vereceksiniz…’ (İsmi verilmeyen bir kişiyi imana davet etmek konusunda geçti.)




Dipnot 1. Bidâye V/78; Kenzü’l-Ummal VII/19 (Burada Tabarânî ve Ebu Nuaym’ın Cerir’den rivayet ettiği de yazılıdır)
2. Bidâye V/100 (Buharî ile başkalarından)
3. Kenz V/325 (Ebu Nuaym’dan. Ayrıca İbn Mende ile İbn Asâkir tarafından rivayet edildiğini de söyler I/84); İsâbe I/382.
4. Bidâye V/46 (Buharî İbn Abbas’tan) Tayâlisî’nin rivâyetinde ise şöyle bir fazlalık vardır: “Bu emir ve yasaklarımı koruyun ve kavminizi de onlara davet edin”.
5. Kenz I/69 (Hâkim’den); Nisabıiri (Alkame’den); Askeri, Reşâti, İbn Asâkir (Süveyd b. el-Hâris’ten); İsâbe I!/98’de de yer aldığına göre bu rivayet daha meşhurdur. Ebu Nuaym, Hilye IX/279 (Yine Süveyd’den: “Kaderin hayır ve şerrine iman” yerine “Ölümden sonra dirilmeye iman” ibaresi, “Düşmanların musibete uğradığında sevinmemek” yerine “Düşmanların sevindikleri durumlarda sabır göstermek” ibaresi bulunmaktadır)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here